Blog

Unica Zürn: Tuhaflığın Ötesinde

Mary Ann Caws

En inanılmaz fikirler bir yasemin gibi çiçekleniyor.1

NE DE GARİP BİR ÖYKÜ
Unica Zürn’ ün öyküsü bir açıdan tam anlamıyla bir kâbus gibiyken, bir başka açıdan ise kâğıt üstünde görüp görülebilecek en ateşli hayal güçlerinden birinin olağanüstü dışavurumlarının kaynağı olarak da okunabilir.

Zürn hayatını bu öyküyü anlatarak ve çizerek geçirdi; bu sayede sanatının en özgün örnekleri ve her ikisi de duygusallığı ve gerçekliği bakımından otobiyografik olan -her ne kadar yazılarındaki çarpıcı olaylarda, gerçekler hislerinden daha sonra gelse de- Der Mann im Jasmin (Yaseminli Adam) ve Dunkler Fruhling ( Kara Bahar ) adlı kitapları çekiciliğini hiç kaybetmedi. Bu özneler ve zamirler oyununu içe doğru yansıma ve iç yansışma olarak adlandırabiliriz.
Başlangıç olarak, durmaksızın gizemini korumak isteyen bu varlığa dair bazı belli başlı detaylara bir göz atalım. 1916’da, Berling Grunewald’ da görece başarısız bir yazar ve editör olan Ralph Zürn’ un çocuğu olarak Nora Berta Unika Ruth adıyla dünyaya geldi. Babasının 1910’da boşandığı ilk eşi, kendisi de yazar olan Orla Holm’un Zürn’ün doğduğu sene, henüz 34 yaşında iken; bir iddiaya göre Dresden’ da kaldırıldığı tımarhanenin camından atlayarak, bir diğerine göre kendini zehirleyerek gerçekleştirdiği intihar girişimi onda hayatı boyu derin bir iz bıraktı.

1930’da boşanan ebeveynleri arasındaki anlaşmazlıklardan şüpheleniyordu. Babasına ilk gördüğü andan itibaren hayranlık beslerken annesinden tiksinti duyuyordu. Daha sonraları Hans Bellmer ve Henry Michaux ile olan bağı her zaman babasına olan özlemi ile ilişkilendirilmiştir: “Her zaman için bana ne yapmam gerektiğini söyleyen birine ihtiyaç duymuşumdur; yalnızca şimdi bunu yap, şimdi şunu yap demeleri yeterliydi.2” diye kendisi de bunu ifade eder.

Alman tarihi ve savaş sonrası dönemi Nasyonel Sosyalizmi onda bir tür suçluluk duygusu yarattı, ki bunu daha sonraları gördüğü bir rüya ile kendisi de bunu ifade eder. 1970’den bir yazısına bakacak olursak, kaldığı tımarhanedeki yatağında sigara içerken kendini “tıpkı milyonlarca yahudiyi öldüren naziler gibi sigarasının dumanıyla bütün hastaları boğan korkunç bir katil3” gibi hissetmişti. Yaptırdığı üç ayrı kürtaj ise ondaki suçluluk duygusunu arttırdı.

1942’de evlendiği Erich Laupenmühlen’ den Katrin (1943) ve Christian (1945) adında iki çocuğu oldu. Berlin’deki gazeteler için bazı kısa kurgular ve haberler hazırladı. 1949’da kocası ve çocuklarını terk etti, aynı sene kocasıyla boşanırken 1950’de çocuklarının velayetini kaybetti. Alexander Camaro adında bir ressamla yakınlaştı, “The Bathtub” adında bir kabare için radyo oyunları ve hicivler yazdı. 1953’de Camaro’ dan ayrıldı ve Berlin’deki Galerie Springer’ de sanatçı Hans Bellmer ile tanıştı. Berlin’ de üç kere izlediği Fransız klasik filmi Les Enfants Paradis’ de gördüğü Jean-Louis Barrault’a benzediğini düşündüğü Bellmer’ la Paris’ e gitti. Orada Mouffetard Sk. 88 numaralı L’Esperance Hotel ’de kalırken ilk defa Almanca kullanarak oluşturduğu anagramları Hexentente (Cadımetinleri) adıyla toplandı, 1954’de Zürn’ün çizimleri ve Bellmer’ in dipnotları ile birlikte Berlin’de basıldı. Sonrasında bazılarını “otomatik” olarak nitelediği çizimlerini sergilemeye devam etti.

1959’ da, yine Mouffetrad Sokak’ta 86 numaradaki Lion d’Or’ a taşındılar. Bir noktadan sonra Zürn, Bellmer’ den ayrılarak Hotel Minerva’ da bir odaya yerleşti “HM” büyük harfleri; Herman Merville ve 1957’de tanıştığı, romanı Yaseminli Adam’ıyla özdeşleştirdiği Henri Michaux da olduğu gibi yazılarında, düşüncelerinde ve yaşamında tekrar tekrar karşısına çıktı. Paris’teyken Max Ernst, Marcel Duchamp ve Man Ray gibi birçok başka Sürrealist sanatçı ve yazar; Jean Wahl ve Gaston Bachelard gibi filozoflarla karşılaştı.

Dönem dönem ayrılıp tekrar bir araya geldiği Bellmer, onu halatla çıplak bir şekilde vücudunu zarar verecek kadar sıkıca bağlamaktan zevk alıyordu. Buradan hareketle çıkan fotoğraflara “Unica Tied Up” (Bağlı Unica) adı verildi ve bir tanesi 1958’ de Le Surrealism meme’ nin kapağını süsledi. Zürn daha sonra kitabı Dunkler Fruhling’ de (1969) bu eğlencenin ortağı olarak bedeninde duyumsadığı mazoistik hazlar hakkında yazacaktı4.Bellmer’in 1959’ da sergilediği Doll (La Poupee) anlık bir başarı yakaladı.

1961’de Berlin’ deki Karl-Bonhoffer-Heilstatten kliniğinde, Zürn’e psiko-sinirsel ilaçlar verildi ve sonrasında intihara teşebbüs etti. Paris’e tekerlekli sandalye ile döndüğünde eserlerinin çoğunu yok etti ve Michaux’ un kendisine çizim ekipmanlarını getirdiği Sainte-Anne kliniğine kaldırıldı. Bundan sonra La Rochelle’ deki “La Fond” ve Dunkler Fruhling’de evham verici detaylar verdiği Neuilly-sur-Marne’deki Masion Blanche gibi çeşitli psikiyatri kliniklerinde alıkonuldu, Bellmer’in apartman dairesinde defalarca “iyileştirildi”. 7 Nisan 1970’de geri dönülemez bir felç geçirdiğinde, Bellmer – artık beyaz saçlı yarı felçli olan- Zürn’e artık ondan sorumlu olmadığını söyledi. 18 Ocak 1970’de Chesnaie de Chailles’de “kapılar herkese açık” olan bir şatodaki bakımevinden tahliye edildi, ertesi gün de la Plaine Sokak’ taki Bellmer’in apartmanının 6. katından atlayarak öldü. L’Homme-Jasmin (Yaseminli Adam) ertesi sene Gallimard tarafından basıldı.