Ölüm maskeleri başka, onlara döneceğim: Oradaki son yüz bir ölünün kalıbıdır; canlıya ilişkin son kalıbın, son odadaki son ayakkabı (ya da terlik) olduğunu düşünürüm: Kalan boşluk, var-oluşun son izi*.
Empedokles’in kratere atlarken arkasında bıraktığı tek sandalet, ne kadarı gerçek ne kadarı rivayet, kurcalamıştır.
Düşürmüş müydü, bir işaret olarak kalsın mı istemişti, kimsenin kesin yanıtına erişemeyeceği soru. Battistini sandaleti Etnanın gerisin geri püskürttüğünü söyler: Bir red okunabilir burada, bir kanıt (alındı) sunma kaygısı da — yanardağ canlıdır**, unutuyoruz.
Kimi kaynaklar (sözgelimi Efesli Diodoros) sandaletin bronz oluşundan dem vuruyor; erimemiş.
* Auvers-sur-Oise’da, Van Gogh’un son odasından çıktığımda (bkz: Başkalaşımlar XXI-XXX, s. ), aklıma ayakkabılı tablosu üşüşmüştü.
** Dağ (bir wip), cansızlıkla canlılık arası salınan köprü-varlık. Geçerken, Cathérine Millot’nun Stromboli’ye -Rossellini üzerinden- yönelttiği yetkin metni anımsayalım: Sıradan Uçurumlar (Gallimard, 2001).
II
Sokrates öncesi filozofların şairlerde mıknatıs gücü yaratmış olmalarını çift eksene bağlıyorum kendi payıma: Yaşamöyküsel belirsizlikler ile filolojik bulanıklık arası bir alaşım.
Aristoteles, Empedokles’in 60 yaşında öldüğünü yazıyor; nerede nasıl, bilgi vermemiş. Favorinus 77 yaşında, bacağını atlı arabadan düşüp kırdıktan sonra öldüğünü söylüyor düşünürün. Demetrios, kendisini bir erik ağacının dalına astığı savını ortaya atmış. Telauges, 117 yaşında, yaşlılığı kabul edemediği için gövdesini denize bıraktığı kanısında. Taorminalı Timaios ise, Peleponez’e sürgün gittiğini, orada öldüğünü belirtiyor. Gene de en yaygın varsayım (diyelim), Etna’nın kraterine atladığı (düştüğünü ileri sürenlere de rastlanıyor)* yönünde: İntihar, belki fazlası**.
* Samsatlı Lukyanos, Peregrinos vakâsına (döneceğim) bakışındaki kadar amansızca olmasa bile, Empedokles’in ölüm biçimini de sarakaya alıyor, düşünüre saygı duymasına karşın — ölüler diyarından “yarıyarıya kızarmış” halde döndürüyor Agrigenteliyi!
** Lukyanos’un, tıpkı Peregrinos, tıpkı Erastratos, “reklâm” uğruna Empedokles’in kratere atladığı yolundaki yorumunu bir uca ayıralım. Öteki uçta, Arındırmalar’ın yazarı duruyor: Ateşten umduğu, gerçekten de intihardan fazlasını, ötesini getiriyor akla.
Devamı Pathos No. 2’de.