Blog

KIŞ’IN KURDU

Yolları ve şehirleri
Beyaz iştahıyla yutup gidiyor
Kış’ın kurdu.

Şehrin kokuşmuş tenceresine sokuyor pençesini,
Fahişelerin ve intiharların çorbasını karıştırıyor ruhsuzca
Kış’ın kurdu.

Çıtır çıtır yiyor yoksulların kemiklerini
Buz beyazı mağarasında
Ah o Kış’ın kurdu.
Dünyamızla beslenen

Güzel kış kurdu
Amansız, soğuk, beyaz.
Kış’ın kurdu…

Gül renkli
penguenleri
bu sayfadan
kaldırdıklarından beri
sayfa farklı gözüküyor

Burada olsalardı
böyle yukarı doğru kayarlardı
gülerek ve çok eğlenerek
sanki her şey güzel
olacakmış gibi—
kanuna karşı, sanırım

 

LİNÇ İÇİN GÜZEL BİR GÜN

İz süren tazılar gamlı ve yaşlı yargıçlarına benziyor
Garip bir mahkemenin. Burunlarını doğrultmuşlar
Sıkı kemendin ucunda sallanan zenciye;
Bacakları karga gibi açılmış, boğulmasına
Gülen bu itibarlı beylerin üzerinde.

Bu siyah adamı tanımıyorum
Bu beyaz adamları tanımıyorum.

Ancak biliyorum ki ellerimden birisi
Siyah ve diğeri beyaz. Biliyorum ki
Bir yanım benim boğuluyor,
Diğer yanım gaddarca gülerken.

Bu değişene dek,
Ben hep katleden olacağım; ve katledilen.

“Ben Herkes’im,
ben onun kardeşiyim. Hiç kimse
benim düşmanım. Ben Herkes’im
ve o benim içimde ve bana dair.

Bu benim dinim, benim
gücüm, benim en derin ümidim
ve benim tek inancım.”

 

Kenneth Patchen Pathos No. 1’de